Wednesday, October 6, 2010

Shakespeare Beri Gelsin...

"Olmak ya da olmamak; işte bütün mesele bu!" Hepimiz biliriz elinde kafatasıyla bu nidalari atan Hamlet'i. Ama ah be Hamlet'im Shakespear'im sana ne kolaymış hayat. Böyle bir olmak ya da olmamak diye kısa yoldan kotarabiliyormuşsun hayatı. Hadi gel sıkıysa şimdi de bu lafı kafatasınlada görelim. Olmak ya da olmamak diye birşey kaldı mı bugünde yaaa?? E, ama tabi Shakespeare de haklı nereden bilsin garibanım. O zaman bu kadar derdi tasası var mıymış amcamın?
Bir kere şu devirde sadece olmak yada olmamak diyerek paçayı sıyıramazsın, yemez!!!
Bu dönemde olmak ya da olmamak'ın çeşitleri var, kriterleri var!(sanki herşeyde kriterimiz yokmuş gibi bide var olmakta kriter üretmişiz ya helal bize!) Mesela; bu dönemde olmak ya da olmamaklar şöyle heralde.

Şık 1: Parası olmak ya da olmamak: Eh Hamlet'in yada Shakespeare'in böyle bir derdi yokmuş tabi nereden bilsin. O dönemde halkın yarısı Lord ve Leydi geri kalanıda zaten bunların yanında çalışanlar ya da köylüler. Eh Hamlet ve Shakespeare amcalarımız ilk grupta oldukları için para (artık o dönemde altın mı dersiniz, mücevher mi, arsa mı mal mülk mü yada "e" hepsi mi dersiniz) bunlarda gani gani olduğu için bu zavallılarda ne yapsınlar almışlar kafatasını "olmak ya da olmamak tek mesele bu" deyivermişler. (ee başka dertleri yokmuş tabi koca koca kalelerde, saraylarda, malikanelerde; onların suçu ne değil mi ama?)

Şık 2: Aşık olmak ya da olmamak: Şimdi Shakespeare'den girdik ya sağolsun aşk konusunda hepimizin rahatsız olmasının başlıca suçlularından olarak burada da kendisini anmazsak ayıp olur... Romeo Juliet'i yazdı yazalı bütün aşkı imkansız hale getirdi, bizleride böyle ortada bıraktı amcam. Bu devirde değil aşkından ailesini reddedeni, zehir içeni, dağları deleni, sana kapıyı açıp telefon edeni zor bulursun yahu. Oysa onların zamanında öylemiymiş? Romeo camlara duvarlara tırmandı Juliet'i görcem diye, sonra Juliet ilaç içti ölü numarası yaptı, en sonundada Romeo burada kavuşamadık bari ebediyette kavuşalım diyerekten zehir içti ama yine olmadı en sonunda Juliet kendini vurdu.(ama bakınca baya beceriksizlermiş değil mi ya? okurken ya da izlerken biz kanser olduk!) Biz kızlar da bunları okuyup izleyince böyle aşkların varolduğuna inanmak isteyince suç oluyor!!!(hadi gidin Shakespeare'i suçlayın önce!!!Sonra da tabiki bütün Hollywood camiasını!)
Şimdiler de aşk nasıl oluyor? Evlenmek filan demiyorum farkındaysanız çünkü o ebedi evlilikleri bulan şanslılar ne yazık ki azınlık muamelesi görecekler...
Aşk şu günlerde karaborsada! Bulabilene, bulupta gücü yetebilene aşk olsun!
Bir telefon beklemekten, mesaj beklemekten çürüyeceğiz nerdeyse... İnternetin azizliğini ise hiç karıştırmıyorum bile çünkü o başlı başına bir yazı konusu...
Günümüzde aşkta son gelinen noktayı dün duydum ve işte budur dedim. Bir kızcağız sevgilisinden ayrılıyor. Arkadaşıyla gittiği bir mekanda hasbelkader bu ex- ile karşılaşıyor ve tabiki hasetinden çatladığı ve kendisi acı duyarken bu şahs-ı muhterem burada eğlendiği için kendine yediremiyor ve yanındaki arkadaşına "ay canııaammm bana 10 dk sonra bir yazar mısın? ex-im burada daaaaa!!" çekiveriyor ve aynı anda benim kanım çekiliyor. Eh tabi malum arkadaş fırsat bu fırsat deyip değerlendiriyor sonrasında "yarın seni çok güzel bi kahvaltıya götüreceğim sabah ararım seni, almaya gelirim" diye golü atıyor. Ex bu duruma şöyle bir bakıyor ama tabi aklından geçenleri bir o, bir Allah biliyor ama bizim kızımız zevkten dört köşe oluyor... Buyur buradan yak!! Shakespeare'cim senin hikayelerin bile bu kızımızın iki dakikada yazdığı senaryoyla kapışamadı! Sen öyle aylarca uğraş aşk için, hatta ölüme git; bak burada günümüzde şipşak hallediliyor işler... İyikide sen şimdi yazmamışsın o soneleri; vallahi taşlanırdın...
Hele hele şimdiki aldatmaları, oyunları filan duysan zaten sen yazarlığı başlamadan bırakırdın!!! (Henry VIII. dışında nerede sizde böyle entrikalar. Ancak işte aile arasında -ki aile kavramı malikanede yaşayan kalabalık aileler ve çalışanları- geçen entrikalarınız varmış sizin. ) Şimdi çak mesajı ayrıl başkasını bul, ya da biriyleyken ara hemen sonrasında başkasıyla buluş. Siz de araba yokken, en lüksü at arabasıyken, taaaa diğer topraklardaki birini bulup, onla kuşla güvercinle, mektupla haberleşip, buluşana kadar zaten ömrünüz geçeceği ve aşklar ebedi ve kutsal olduğu için aldatmanın "a"sını aklına getirememişsin; e sende haklısın!!!

Shakespeare'cim huzurunda yazımı senin gördüğünde duyduğunda kalemini kıracağın senarist ruhlu şahs-ı muhteremlere ithaf ediyorum.
Sevgili okurlarım sizlere de Shakespeare'in soneleri kadar aşk dolu, mutluluk dolu ama onun bazı sonelerinde geçen acıların olmadığı süper bir gün diliyorum!!!

Eh olmadı en kötü sevgilinizi kolunuza takıp Bebek'te 3-5 tur atarsınız, olmadı bir de sinema yaparsınız be anacım.....